Yok olmayı anlatıyorum...
yok olmak, bir katrenin ummanda kaybolması
yada bir sesin, dağın
tepesinde ıssız ve yankısız sönmesi gibi...
Varsayılan bir
noktanın, Sonsuzun varlığını anlattığı gibi
anlatıyorum...
Önce
varsayarsın yokluğu, tadarsın yokluk acısını...
Sonra yok sayarsın
varlığı, kalırsın yapayalnız...
Birbir
geçersin cendereden, adım adım, yudum yudum..
yalnızlığınla yürürsün, yürüdükçe yalnız
kalırsın...
önce
sevgine vurulur kelepçe, sonra diline...
diyemezsin sevdiğini
o nazlı yarine ...
gönlüne
müdahele eder aklın,
yavaş yavaş erir varlık, sen ademi tadınca,
vücud bulan O olur,
sen mün'adim olunca
Ah
hiçlik..
hiç
olmak istiyorum hiç olmadığı kadar...
sıfır, tam bir sıfır... noksansız bir sıfır...
yok olacak yokluğumda
her bir günah...
adem
rengindeyim bugün, ademinde benliğin...
(Haziran-2007)